Mayo Teknolojisi Yüzme Sporuna Gölge Düşürüyor mu?
2008’le birlikte harlanan mayo tartışmaları, şüphe yaratan rekorlar… Yüzme sporunu neler bekliyor?

© MİKE STOBE/GETTY IMAGES
“Doğru mu Yanlış mı?” köşesiyle spor dünyasında tartışma yaratan konulara bir sandalye de biz çekiyor, olayın iç yüzünü aydınlatmaya çalışıyoruz. Sırada yüzme var.Bir havuz içerisinde kulaç atıp hedefe varan ilk kişi olmaya çalışan sporcular. Bu tanımdan ibaret tutulabildiği yıllarda yüzme sporu fazla komplike sayılmazdı. Basit bir hedef, basit bir ekipman. Hiç kimse sınırları eğip bükmeye elverişli bir ortam olduğunu düşünmüyordu. Ta ki 1931’e kadar…İlk kez bu sene içerisinde Arne Borg, kolların daha rahat hareket etmesine imkan sağlayan ‘racerback’ tipindeki mayosuyla 32 dünya rekoru kırdığında şüpheler görünür oldu. Avustralya takımından Clare Dennis aynı tip mayoyla 200 metre kurbağalama rekorunu geliştirdiğinde, neredeyse hakemler tarafından diskalifiye ediliyordu. Bu vaka sonsuza uzanacak bir tartışmanın başlangıcı olabilir miydi?Naylon İşin İçine GirinceEllili yıllarda yüzücüyü yavaşlatacak sürtünmeyi azaltmak için doğru malzemeyi araştırmaya koyulan mayo üreticileri, cevabı naylonda buldular. Daha güçlü ve daha kaygan bu materyal sayesinde yüzey sürtünme katsayısı azaltıldı, dünya rekorları ardı sıra gelmeye başladı.Yakın tarihte ise üreticiler naylonla yetinemeyecekleri bir rekabet ortamına giriştiler. 2000 Sydney Olimpiyatları öncesinde tüm vücudu (ayak bileğinden boğaza kadar) saran poliüretan mayo tasarımları, sporun karar verici organı FINA’nın onayına sunuldu. 15 dünya rekoruna sahne olan bu olimpiyatlarda, kerametin yeni teknoloji mayolarda olduğu iddiası çokça öne sürülüyordu. Büyük şampiyon Ian Thorpe da bu akımın başını çekiyordu.2008: Pekin’de Cin Şişeden ÇıkıyorEn popüler mayo üreticilerinden Speedo’nun 2008 Pekin Olimpiyatları için özel tasarımı olan LZR Racer, lansman gününden itibaren yeni bir dönemin başlangıcının göründüğünü hissettiriyordu. NASA’nın astronotlar için geliştirdiği rüzgar tüneli teknolojisinden ilham alan bu yeni modeller sürtünmeyi %6 oranına kadar azaltmakla beraber bir dizi yeni avantaj sağlıyordu. Kas titreşimlerini minimize ederek neredeyse bir korse prensibiyle çalışan bu mayoları giymek bile 30-40 dakika sürebiliyordu. (Azalan kas titreşimleri ile oksijen kullanımı ve dolayısıyla yorgunluk hissi de azalıyordu.) Tabii bu dar mayoları birisinden yardım almadan giymeniz de mümkün değildi. Bunun yanında esnekliği ve geçirgenliği çok az olan bir materyal bileşeni içeren mayolar kolayca yıpranabiliyordu.Neredeyse tek kullanımlık bu mayoların tercih edilmesinin onlarca sebebi vardı. Rekabet avantajını yaratan ve FINA kurallarını ihlal eden asıl konunun ise mayo içerisinde depolanan hava tabakasının sağladığı kaldırma kuvveti olduğu iddia ediliyordu. Yarış öncesinde mayo ile vücut çıkıntıları arasına sıkışıp hapsolan bu hava tabakasıyla yetinmeyen bazı yüzücüler, bir sene sonraki Dünya Şampiyonası’nda iki mayoyu üst üste giymeye kalkışacak ve diskalifiye edileceklerdi.Pekin’deki rekorlardan 23 tanesi (yani %94’ü) yeni nesil poliüretan mayolarla kırılmış, farklı bir mayo sponsoruna sahip Japon takımının antrenörleri eşit şartlarda yarışılmadığını öne sürüp sporcularının markanın üzerini kapatıp Speedo mayolar giymelerine izin vereceklerini açıklamışlardı. Ortalık yerinden oynuyor, LZR Racer mayolar “teknolojik doping” olarak literatüre giriyordu.2009: Teknolojik Dopingde Yeni PerdePekin geride kaldığında Speedo’nun tüm rakipleri laboratuvara girdi ve her biri yeni tasarımlarla karşımıza çıktılar. 2009’da Roma’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda mayo savaşları açıkça sporun önüne geçmişti. Adidas, Arena ve Jaked’in yeni modellerinin bazıları LZR Racer’da %50 olan poliüretan oranını %100’e çekmişti, aynı zamanda mayolar içinde gizli hava bölmeleri olduğu da konuşuluyordu. Alman yıldızlardan Britta Steffen 100 metre serbest stil rekorunu paramparça ettikten sonra suyun üzerinde bir sürat teknesi gibi hissettiğini ve yarış sonrası hiç acı ya da yorgunluk duymadığını açıklayacaktı.Sporun en önemli ismi rekortmen Michael Phelps ise bu savaşlara alet olmak istemediğini açıklamıştı. Roma’ya bir sene önceki mayosuyla gelen Phelps, teknolojinin gerisinde kalmış olmaktan korkmuyordu. Sonuç mu? Phelps 200 metre serbest stilde birinciliği bir sene önceki finalde 4 saniye fark attığı Paul Biedermann’a kaptıracaktı. 12 yaşından beri antrenörlüğünü yapan Bob Bowman çileden çıkacak, FINA’yı boykotla tehdit edecekti.

© AL BELLO/GETTY IMAGES
Artık Her Şey Adil mi? Bowman’ın çıkışı FINA’yı yeni bir düzenlemeye itti diyemeyiz belki. Fakat karar verme konusundaki yavaşlığıyla ünlü FINA yetkililerine bir hız kazandırdığı yadsınamaz bir gerçek. Phelps’i kaybetmeyi göze alması düşünülemeyecek FINA, Ocak 2010 itibarıyla tamamen kumaş mayolara geri dönüş yaptırımı getirdi. Ayrıca erkek sporcular eskiden olduğu gibi belden dize kadar uzanan mayolar giyebileceklerdi, balık-adam devri resmen sona ermişti. Kadın sporcularda ise omuz üstüne çıkan mayolar çöpe atılıyordu. (Çöpe atmayı aslında mecazi kullanıyoruz. Birçok mayo üreticisi geri dönüşüm politikaları çerçevesinde bu mayoları üniversitelerin -moda tasarımı başta- ilgili bölümlerine bağışladılar.) 2008 yazından 2009 yazına kadar olan bölümde 130’un üzerinde dünya rekoru tarihe karışmıştı. Bilanço ağırdı. FINA bu aralıkta kırılan rekorların geçerliliklerine dokunmadı ama yanlarına küçük birer yıldız eklemeyi uygun gördü. Yeni kurallar mayo üreticilerini birçok alanda köşeye sıkıştırmış gibi gözükse de yeni bir teknolojik dopingin ne zaman geliştirileceğini hiç kimse bilemez. Yüzme bu konuda yalnız sayılmaz. Dopingler ve doping silicileri arasındaki işleyiş, mayo üreticilerinin yeni modellerine de hükmedecekmiş gibi görünüyor. Şimdilik üreticiler başladıkları noktaya geri dönüp, sürtünme kuvvetini minimize etme problemleriyle cebelleşiyor. Speedo’nun son modellerinde su yüzeyinde %5, suyun içinde ise %16 oranında bir sürtünme avantajı sağlanabiliyor. Aynı zamanda sporcular için %11 oranında bir oksijen tasarrufu da söz konusu. Bone ve gözlük tasarımlarına harcanan mesai de artmışa benziyor. Bugünlerdeki havaya bakılırsa, kural değişikliklerinin 2008’deki büyük felaketin atlatılmasını sağladığı yönünde bir fikir birliği sağlanmış gibi. Oysa tekstil dünyası da poliüretan kadar olmasa da geniş imkanlar sunuyor. Yukarıdakilere ek olarak kaslardaki laktik asit üretimini azaltan, gaz kabarcıklarının ve su direncinin etkisini aşağı çeken tasarımlarla avantaj yaratmak mümkün. Yani herkesin eşit yarıştığını düşünmek iyimserlik olur. Bizi bekleyen soru, sıradaki büyük tartışmanın ne zaman patlak vereceği. Ve adaletin sorgulandığı her spor dalında olduğu gibi, çizginin nerede çekileceği.. www.redbull.com